21 Temmuz 2011 Perşembe

Güney Azerbaycan: Sessiz Çoğunluk!



İRAN VE TÜRKLER
Coğrafi olarak Hazar Gölü ile Hint Okyanusu arasında uzanan İran, Asya’nın güneybatısında tabii bir kapı konumundadır. Bu kaçınılmaz durum İran’ı tarih boyunca Asyalı ve Avrupalı kavimlerin geçidi yapmış ve İran’ın siyasi sınırları ve etnik yapısının da devamlı değişmesine sebep olmuştur. İran’ın bugünkü etnik yapısı da bu tarifimizi doğrular nitelikte olup nüfusunun yarısından fazlasını Fars kökenli olmayan halklar oluşturmaktadır.

İran, Kaçar Hanedanı’nı deviren Pehleviler dönemine kadar olan tarihi süreç
içerisinde, din ağırlıklı serbest bir siyasa içerisinde idare edildi. Pehlevi iktidarıyla beraber Fars milliyetçiliğinin hayata geçirilmeye çalışılması, ülkedeki kültürel Türk kimliğinin kuvvetlenerek siyasi olarak ön plana çıkmasına sebep olduğu gibi bağımsızlıkçı hareketleri de tahrik etti. Halbuki, önce Settar Han’ın (1908) daha sonra da Şeyh Hiyabani’nin(1920) başlattığı başkaldırılar esas itibariyle mahalli reform talepleri olan muhtariyetçi ve fakat demokratik ve güçlü bir İran isteyen hareketlerdi.

Türklere yönelik kültürel ve siyasi bir çok kısıtlama uygulayan ırkçı Fars
tahakkümüne karşı 2.Dünya Savaşı sonrasında patlak veren ve Seyit Cafer
Pişevari’nin(1945) öncülüğünü yaptığı ayaklanma ise tamamen Anti-Fars
karakterde, milliyetçi bir hareketti. İran Türkleri bu başkaldırı ile esasında, dil ve din (Farsça-Şiilik) eksenine oturtulmaya çalışılan ve Türkleri asimle eden korkunç bir yok oluş programına hayır diyorlardı.

Pehlevi rejiminin sona ermesinden (1979) sonra kurulan İslam Cumhuriyeti
döneminde ise daha önceki dönemin kısıtlamaları katı kurallara bağlanarak
muhafaza edilmeye çalışıldı. Ülke nüfusunu yarısını oluşturan Türk halkına
Farsça’yı dayatan, kendi okullarını açmayı ve Türkçe dergi ve gazeteleri
çıkarmayı yasaklayan yeni rejim, kısa bir süre sonra İslami kisve altında
Farsçılık yaptığı suçlamalarına muhatap oldu.

İran’da Türkler
İran’daki Türk varlığı oldukça eski bir geçmişe sahiptir. Türklerden bahseden ilk eser Firdevsi’nin “Şehname”si olup bu kitapta 10 yy.daki İran-Turan savaşları anlatılırken, bölgedeki komşu Türklerden söz edilir. 11.yy.ın ilk yarısından itibaren Oğuzlar boyları yoğun olarak İran’a geldiler. 12. yy.da ( Salgurlar ve Avşarlar) Kuzistan’a girdiler. 15 yy.dan sonra ise Orta Asya'dan kopup gelen bütün Türk boyları İrana’a ve Ortadoğu'ya gelip yerleştiler. Türklerin İran’da yerleştikleri ilk sahalar Güney Azerbaycan'dadır.

İran'daki Türk halkları, Azerbaycan bölgesindeki: Azeriler, Karapapaklar,
  Kaçarlar, Bayatlar, Mukaddemliler; Horasan bölgesindeki: Türkmenler (Göklen, Nerezim, Salur, Sarık, Teke, Ersarı, Çavdur, Nohur, Kasarlı ve Yomudlar) ve Horasan Türkleri; Kuzistan bölgesindeki: Afşar, Gündüzlü ve Ağaçeri aşiretleri; Fars bölgesindeki: Kaşkaylar, Şahsevenler, Karagözlüler, Akevliler, Bayatlar ve Halaçlar; Hamse Federasyonu içerisindeki: Baharlu, Nafarslar ve Aynallular; Kirman bölgesindeki: Kirman Afşarları, Bucakçılar, Selçuklar; Mazandaran bölgesindeki: Timurtaşlar, Kazaklar olarak sıralanabilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder